Bir gece pencereni açtığında zayıf bir kuş gördün. Ona acıyıp aldın, ilgilendin. Yaralarını sardın. Hâlbuki sen o kuşu sahiplenmek için alamamıştın. Yaralarını saracaktın ve uçuracaktın.
Unuttun mu?
Geçici olarak uçamıyor da olsa o kuş gökyüzüne ait bir kuştu… Biliyorum unutmadın o kuşun gökyüzüne ait olduğunu. Ama işte… Kalbin aklının bildiğini unutmak istiyordu. Yarasını sardığın kanatların başka yere uçmasını istemiyordu artık. Kuş da gidecek değildi ya, neyse.
Kuş da kuştu hani.
Özgürlüğün alanında sadakatle uçmayı sınır olarak görmedi hiç-bir zaman.
Üstelik sadakatine rağmen kanadını yaralayan zalim elleri çoktan unutmuştu.
Senin ellerine sığınmıştı.
Sen o kuşun zayıf olduğunu biliyordun.
Sen o kuşun zayıf olduğunu adın gibi biliyordun.
Ama sen… O kuşun zayıflığını bildiğini unuttun.
Çünkü bu defa da aklın kalbinin hissettiğini hatırlamak istemiyordu.
Bu yüzden yaralarını onardığın kuşun kanadında yeni yaralar açtın.
Peki, şimdi o kuş bundan sonra hangi pencereye sığınacak?
Emine Çiçekli
emine.cicekli.95@gmail.com