Zamanın değişikliğinden şikayet eder dururuz. Halbuki zamanın ilerlemesi kötü değildir. Mevsimleri değiştirir, meyveleri olgunlaştırır çiçeklere renk ve koku verir hasta insani iyileştirir, bekleyenin acısına teselli olur. Zamanın değişikliğinden şikayet eden insanların, değişen insanlar olması şaşırtıyor. İnsan aslına anlamak gözüyle bakınca şaşırıyor. Zaman değişti evet, ancak zamanın değişikliği, zamanın kendi içinde değişmeyen adeti değil midir?
Öyleyse mesele zaman değil insan.
Eski zamanın insanı ile zamane insanı arasındaki en büyük fark; yani zamanın değişmesiyle insanda meydana gelen en önemli değişiklik artık göründüğü gibi olmamasıdır. Kime baksanız olduğu gibi değil. Şişman insanlar çok yemek yiyor değiller, çok gülen insanlar çok mutlu. Dindar görünen ile ahlaklı olanın aynı kişi olduğu örnekler yok denilecek kadar az. Neyi gözden kaçırdık? Zaman değiştikçe zamanın gereklerini tastamam yerine getirmeye çalıştık oysa ki… Eskiden başkaydı şimdi zaman bunu gerektiriyor diyerek zamane çocuğu olduk. Moda dediler uyduk, teknoloji çağı dediler aldık. Hatta zamana uysun diye geleneklerimizi bile bıraktık. Yeter ki kendimizi yabancı hissetmeyelim. Zamanın değişimine ayak uydurmaya çalışırken bir şeyleri eksik bırakmışız ki bir türlü huzura erişemedik. Oysa tuhaf değil mi eskiler yokluğun merkezindeyken huzurdan yoksun değildi. Şimdi her şeyimiz tastamam huzurumuz eksik. Benliğimiz kişiliğimiz bir türlü oturmuyor. 30-35 yaşındaki insanlar yetişkinliğin olgunluğuna hâlâ erişemiyor.
Bana göre atladığımız en önemli şey zamanın insanı yani zamane insanı olmaktansa dem’in insanı olamayışımızda. Halbuki zaman tektir. Geçmişi geleceği yok. Geçmişi ve geleceği anın içinde toplayan bir dem vardır. O dem de bu demdir. Geçmişi silmek değil, yas tutarak, özlem duyarak, hayıflanarak değil, ders çıkarıcı olarak; geleceği sınırsız görerek, ölümü unutarak değil; her an ölecek gibi ahirete hiç ölmeyecek gibi dünyaya şuuru ile hazırlanmak ve her ikisini de bu demde toplamak. Sezai Karakoç’un dediği gibi bir kılıç işçisi gibi kılıçla zamanı orta yerden kesmek gerek. Zamanı değil demi yaşamak gerek. Zamanın insani değil demin insani olmak gerek…
Emine Çiçekli
emine.cicekli.95@gmail.com