
- Gül âteş gül-bün âteş gülşen âteş cûybâr âteş
Semender-tıynetân-ı aşka besdir lâlezâr âteş - Hemân ey sâkî bir sâgar tutuşdur dest-i dildâra
Gazabla bezme geldi şem‘-i meclis-veş yanar âteş - Nesîm âteş çıkardı gonca-i çeşm-i ümîdimden
Bırakdı gülşen-i âmâlime berk-i bahâr âteş - Hayâl-i hasret-i hâlinle âh etdikçe uşşâkın
Şeb-i fürkatda her dem ahterân eyler nisâr âteş - Bana dûzahdan ey meh dem urur gülzârlar sensiz
Diraht âteş nihâl-i dil-keş âteş berg ü bâr âteş - Mürekkebdir vücûdu tâ ezel yek-pâre sûzişden
Anâsırdan meğer uşşâka olmuşdur dûçâr âteş - Çerâğ-ı bezm-i hecri olduğum yapmış yakışdırmış
Gönül pervânesine vuslat âteş intizâr âteş - Beyân-ı sûziş eyler herkes isti‘dâd-ı fıtratdan
Eder berceste âşık mısra‘-ı rengîn çenâr âteş - Meğer kilk-i sebük-cevlânın olmuş germ-rev Gâlib
Zemîn âteş zamân âteş bütün nakş u nigâr âteş
Günümüz Türkçesiyle
- Gül ateş, gülfidanı ateş, gül bahçesi ateştir. Akarsu ateştir. Aşkın semender yaratılışlıları için ateş olarak lale bahçesi yeterlidir.
- Ey saki, sevgilinin eline hemen bir kadeh tutuşturuver. Çünkü o, meclisin mumu gibi gazap ateşiyle tutuşmuş bir hâlde toplantıya geldi.
- Sabah esintisi, umut gözümün goncasından ateş çıkardı. Baharın şimşeği emellerimin gül bahçesine ateş bıraktı.
- Senin âşıkların, “ben”inin özleminin hayaliyle ah ettikçe ayrılık gecesinde yıldızlar durmadan ateş saçar.
- Ey ay yüzlü! Sensiz olunca gül bahçeleri bana cehennemi anlatırlar; ağaçlar ateş, gönül çeken fidanlar ateş, yapraklar ve meyveler ateştir.
- Âşıkların vücutları ta ezelden beri yanmaktan tek parça haline gelmiştir. Sanki dört unsurdan âşıklara sadece ateş düşmüştür.
- Sevgili, ayrılık meclisinin lambası olmamı uygun görmüş. Oysaki gönül pervanesi için kavuşmak da beklemek de ateştir.
- Herkes yaratılıştan sahip olduğu yeteneğine göre kendi yanışını anlatır. Âşık renkli mısra söyler, çınar ağacı da ateş çıkarır.
- Galip! Meğer senin hızlı hareket eden kalemin de koşucu olmuş; zemin ateş, zaman ateş, bütün görünümler ateş olmuş.
Şeyh Galip
Gazel