“Mevcut partiler, ‘para partileri’ ve ‘meşhur adam partileri’ değil midirler? Öyleyse neden onlara gönül veremiyor yurttaş? Neden onlar hep belli bir süre sonra bizde hayal kırıklığı uyandırıyorlar.
Neden başlangıçta hararetle karşılanan bu partiler, sonra buz gibi soğuk geliyor halkımıza? Bu soruların cevabı, işte bu iki ikilemde yatıyor: ‘parti, büyük parayla kurulur!’; ‘partiyi meşhur politikacılar kurar!’. İşte, bizce, politika hayatımızı götürüp götürüp bataklığa, çıkmaza, kısır döngüye saplayan yanlış kanaatler. Bu saplantılar yüzündendir ki, devletin kaderi, çoğu kez ‘kaşarlanmış bir politika esnafının iki parmağı arasında oldu.
Toplum, siyasi hayatında yeni bir düğümlenmeyle karşı karşıya mı kalmıştır? Kolay. Hemen A veya B partisinden küskün kişiler ortaya fırlar, yeni bir parti kurarlar, büyük reklamlarla halkın dikkat ve umudunu kendi üzerlerinde toplamayı becerirler. Bir süre daha halkı oyalama imkânı doğar.
Bugüne kadar hep böyle oldu. Aynı kumar kâğıdı destesi, bir bozulup bir toplanıp yeniden dağıtılarak oyuna devam edildi. Ara sıra tüm devlet yaşantısı iflas eder hale gelince de, düdük öttü, askerler gelip yönetime el koydular…”
(Sezai Karakoç, Yapı taşları ve Kaderimizin Çağrısı II, s.60)